BÜTÜN ZAMANALARIN YABANCISI/ XX. BEN SEN

XX. BEN SEN

Bayramlık düşlerimi yıkıyorum Çağrışımlar Oteli'nde çırılçıplak.
Bir su kıyısında durmuşuz Güzel Delice ve ben, içimizde köpük
köpük öfke; ve var gerisi daha, söylenemese de.
Aramızdaki boşluğa ağını ören bir 'Keşke!', kalın ve yağlı bir
urgan gibi yüreğimizi sıkıştırıp duran bir su sesi.
Bağlamış dilimizi sanal bir cangıl; artık ne Lorca'dan söyler
dilimiz, ne Karacaoğlan'dan. Ufuksuz bir bakışla yazılıyor
görmelerin bütün tarihi.
Bir kıyamet habercisi gibi doğar ay, dolaşır en kırılgan açılarımızı,
ki onlar pi sayısıyla hesaplanamaz.
Geçmişe attığım ağı boş çekiyorum Çağrışımlar Oteli’nde; şu da
var: ay ışığında bıçağımdan damlayan öfke.
İşte, su kıyısında durmuşuz: ben. Güzel Delice ve Keşke.
Öfke baldan tatlı, boğazımızı yakıyor; acı bal ele geçirmiş ikimızi.
Ete kemiğe bürünmüşüz, iki örümcek olarak görünmüşüz, ben
erkek sen dışı.
Su kıyısında durmuşuz, suyu düşünüyoruz bilcümle: sendekini,
bendekini, öncekini; Ay'dan getirilmiş taştakini ve elbet
bilinmeyendekini.
Güzel Delice'nin hançeresinde Lermontov'un hançeri vınlıyor;
ben aklımı peynir ekmekte yemekle meşgûlüm Çağrışımlar
Oteli'nin barında. (Bak, seni sevmiyorum, sevmedim,
sevmeyeceğim; zaten ben neyi sevdim ki; kendim dahil.)
Güzel Delice sen kimsin? Düşlerimin çılgın yosması, ekmeği ve
tuzu sevişmeye katık eden.
Böyle giderse kendimi zehirleyeceğim, bir ceviz ağacının
gölgesinde, ibreti alem için, başımı kumlara gömüp. Yarılan usa
uyaklar ve kuşkonmazlar gömeceğim. Yıkacağım sözcüklerden
kurduğum görkemli otağı, yurtsuz kalacağım.
"An", delikanlı zaman, gösterişli alacakaranlık, susuzluğun kekre
şiiri.
Çağrışımlar Oteli'nde gün doğuyor, ufka doğru kaçan ve
buğuyu andıran haz. Barometre sıfırı gösteriyor; tuz, martı ve
hayali kız kokan oda, kıyamete dek konuşmayacağına ant
içiyor.
Ah, dilenciden dilenen umutlar!
Oysa bitmiyor hiç, ava çıkmamışın av öyküleri; o canım kıyacının
can dostu ikircikli gece bitse de.
Gece gözlerini yitiriyor evet, yeraltıyla yaptığı büyük savaşta.
Olan olmuş, ölen ölmüştür; kalanlar konuşulmalı.
Ama bir sessizlik ele geçiriyor caddeleri ve paslanıyor saatlerdir
işleyen dil.
Tutuşup yanıyor an, taze bir erik dalı gibi, her dili yeni çözülmü
kız gibi.
Bu metruk mekânda meskûn bir âdem, cisimleşmiş bir rüyanın
hazzını duyumsuyor bir kalp spazmına bedel.
An. Kız. Keşke. Su. Çağrışımlar Oteli…
Ben sen.

Yorumlar

İzleyici Neye Bakıyor?