BÜTÜN ZAMANLARIN YABANCISI/ XIX. BEN COSS!

XIX. BEN COSS!

Göz göze değince kopar ip, neye yarar Büyük İskender ya da
bulutlar çobanı olman.
Neye yarar ateş ilminin erbabı olman, el ele değince kıvılcımlar
saçılır ortalığa; dudak dudağa değince bir şeyler olur güneşin
denize değmesi gibi; şimdi neye yarar yani Davut gibi avaze
olman, Süleyman gibi kuş dilinden anlaman neye yarar.
İnsan, bir avuç ham vişne yemiş gibi uyanır kimi sabah,
yaralı bir ceylan gibi su kıyısı arar; neye yarar Yusuf gibi
çözümsüzlüklere çözüm olman, yokluklarda konaklaman.
Aslında bir buzdağıdır aşk, gerisini kimse anlatamaz.
Dalga dalganın ardından gider, her dalgayı kırar bir kıyı, kavuş-
madan. Oysa sığdır kıyı, bir kadeh dolu içemez dost elinden.
Kaç can aldı, kaç yaralı döndü geri; yol uğrağı değil ki
ikide bir yolun düşsün. Erilmez bir doruktur aşk, sandıkça
uzaklaşan; erilse soluk alınmaz.
Yedi yılda açan bir kaktüstür, sulamak ister ara sıra; Köroğlu
tüfenk kuşanıp gezse neye yarar.
Her damakta aynı tadı bırakmaz aşk, kimi yüreği yırtar, kristale
dönüştürür kimini.

Aşklar da iz bırakır ardında, aşkın da dili var elbet; ama kim her
dili anlar ki, aşk değilse mesleği.
Beklersin bir cehennemde umarsız, bir su kavrulan bir yüreğe insin
diye; ama neye yarar Ferhat'ın külüngü, Aslı suda değil ki.
Kanınla sularsın kayaları, çiçek açsın diye, morsa mor! Sorular
sorarsın kederli, bilirsin yanıtı yok. Avaz avaz seslenirsin yankısı
çalınmış koyaklara; çırpınırsın bir saralı gibi, yüreğin köpük köpük.
Durup durup Mecnun olman neye yarar.
Başın döner, bağrın yanar; ama neye yarar Kerem olman.
Hayır hayır, bu sen değilsin; anlarsın o da o değil,
ıslak baruttan Çoban Yıldızı yapacak. Hem hiç kimse o değil
acılardan yağmur, olur olmaz her sisten bir düşülke yapacak.
Canım, dersin canından olursun; aslında olduğundur bu senin,
yeşilden kırmızıya. Artık çiz istersen üstünü, eskiden olduğunu
varsaydığın senin.

Bakışların kekredir, soluğun gizli umut kokar, yeraltından koşar
yüreğin. Olması gereken olmuştur: ışık, ses, koku. Neye yarar
giyinip kuşandığın, rakılar içip adam sırasına girdiğin, itişip kakıştığın.
Adıyla sanıyla bir titreme kuşatmıştır seni soğuk, sıcak. Bu, senin
olduğundur ama, dolup dolup boşaldığın; adını birden yitikler listesinde
bulduğun. Güneşe dolu yağması, buzdağına güneş değmesi gibi,
cosss diye!
Aslında kimse ayrımında değil nerede kopar ip.
Hiçbir dilde o sözcük yoktur: Ham koparılmış turunç mu ne?
Ben cosss!

Yorumlar

İzleyici Neye Bakıyor?