ADNAN SATICI ANITI/ I. Arkayüz/ II. Sağyanyüz



ADNAN SATICI ANITI

I. Arkayüz

Bir ortaçağ şövalyesi, kılıcını aşkla bilemiş
Sesi, ışığın hammaddesi; şiirin örsünde incelmiş
Ulu bir destanın kıvrılmış bir sayfasında
Yorgun atını yeden bir kurtuluş savaşçısı
Çiçekleri ezmemek için balerin gibi yürür
Yitmiş bir yüzü arar atının su içtiği her akarsuda
Dönüp dönüp yine arar, irkilir bir uçurumun başında
Tanıdık bütün yüzler yabancıdır; yabancı bütün yüzlerde
Biraz kendi vardır, su verilmeden önceki hali, ham hali

Ulu bir destanın yazıya geç geçirilmiş halidir hayatı
Çok azı ele geçirilmiş, bütünlükten yoksun, finali yitik
O destanın destan anlatıcısıdır kendi, kimseye değil atına
Bir şiir gibi akan bir derenin kıyısında soluk soluğa
Zaman kısa destan uzundur ne aşka ne dostluğa
O, uçurumlardan ezberlemiştir bu ulu destanı
Bir gün memeden kestiğinde onu dağlar,
Bir kasabadan öksüz kaldığında ah o ne tevekkül
Anlattığı destanın kahramanı kendi mi, mümkün

Bütün inanmışlar var’da biri bulur;
Kibrit çakar aşkı arar o, aradığı kendidir
Bulamazsa bir daha çakar bir daha bir daha
Bulduğu ülkesiz bir öksüzdür sende bende şiirde
Karatahta başında karıncalara su içmeyi öğretir
Kendi bilirmiş gibi; yankıyan ses onun değildir
Yadsıyan ses onundur, düş içinde düş durur
Boynuna kement geçirilmiş düş düş müdür

II. Sağyanyüz

Her yol ölüme çıkar elbet; odur haritaya çizdiği ırmağın.
Bunu kavramış her yüreğe, cızırtıyla boşalır ırmak.
Kişiliksizdir ölüm, yapışan sigaranın dudağı kanatması.
“Ne demiş uçurumda açan çiçek?
– Yurdumsun ey uçurum!”
Oysa, “Bizim işimiz uçurum ezberlemek değil mi?”

Ömrümüz bu ülkedir, uçurum ezberlemekle geçti
Hiçbir şey bozamadı ezberimizi, kına yakabiliriz.
Konuşabiliriz gidenin ardından doya kana; sıcak!
Karanlık sokaklarda hayat mı dilendik utana usana.
Sivas ellerinde sazımız çalındı da yutkunduk kaldık
Yutkunduk kaldık her tuhaf ölümde biraz daha.

Karagüller kuşanıp çıkmalı değil miydik sokaklara
Sessiz bir sitemle o gülü yorumlamalı değil miydik?

Göz ermez bir harita serdiler de önümüze “Haydi!” dediler.
Uzundu yolumuz uzun; yorumsuz ve korkunçtu; bilmez değildik
Ama çatlattık biz atımızı daha yolun başında; kaldık mı yayan.
Aklımızı imbiklerden damıttık: hayat mı bu kadar mı çöl!
“Gitsek mi, kuşkuluyum, ya yoksa?!”
Demişti Adnan: “Ben dondum oysa yeryüzü sıcak
Ölümün benden genç adı olmayacak.” demişti Adnan.

Adnan, "Ölümün benden genç adı olmayacak.” demişti.

MUAMMER KARADAŞ

Yorumlar

İzleyici Neye Bakıyor?