BÜTÜN ZAMANLARIN YABANCISI/ VIII. BEN BAKIŞIM

VIII. BEN BAKIŞIM

Bir uzlaşmaz olduğumu neden inandırayım sizi, kırk yaşında hâlâ
kendimle bile uzlaşamadığıma, sirenlerin tanıklığında?
Yoğurdu üflemeyi hâlâ öğrenemediğime, her yenilginin yeni titrler
taktığına ve ortalıkta hâlâ afur tafurla gezişimin nedeninin bu
olduğuna.
Kimi zaman sarısabır otuyu, kimi zaman simsiyahla al takke ver
külah.Kıpkırmızıya kurduğum da olur otağımı köpürtülmüş
yenilgilerden sonra.
Yolunu şaşırmış bir gülüş kalıntısı gibi çıkarım ortaya kimi zaman,
yolunu şaşırmış bir kızın dudaklarının kıyısında: Simgesel bir
köprüyüm dişiyle erkek arasında.
Sen yaygını geniş sermişsin güneş sofrasına, benim nasibim yok
üçten beşten, ah kavaklar kavaklar!

Bak hâlâ çoban köpeğiyim usumun, yağlı çamurlara düşmüş,
geçmişe geleceğe menteşeli usumun; kazmayı, kırmayı, yırtmayı
bilen; çizgiyi, çemberi, yoğurmayı, seyrekleştirmeyi bilen usumun...
Neden hâlâ çoban köpeğiyim usumun?
Suçiçeğine, nergise, adamotuna, upuzun tünellere, yanmaya, yankıya,
aka karaya, kavşaklara, kavuşmalara, gidiş dönüşlere, giriş çıkışlara,
yolluya yolsuza, ipsize sapsıza yani şuna buna neden inandırayım sizi?
Sararmış bir kâğıt parçasındaki gizli bir harita gibi çıkarım ortaya
bir gün.
Dudaklarınız uçuklar, sütünüz kesilir, dönmez olur ağzınızda diliniz,
yanlışlıkla bir vahaya düşünce yolunuz.
Ben bakışım.

Yorumlar

İzleyici Neye Bakıyor?