ADNAN SATICI ANITI
II. Sağyanyüz
Her yol ölüme çıkar elbet; odur haritaya çizdiği ırmağın. Bunu kavramış her yüreğe, cızırtıyla boşalır ırmak. Kişiliksizdir ölüm, yapışan sigaranın dudağı kanatması. “Ne demiş uçurumda açan çiçek? – Yurdumsun ey uçurum!” Oysa, “Bizim işimiz uçurum ezberlemek değil mi?”
Ömrümüz bu ülkedir, uçurum ezberlemekle geçti Hiçbir şey bozamadı ezberimizi, kına yakabiliriz. Konuşabiliriz gidenin ardından doya kana; sıcak! Karanlık sokaklarda hayat mı dilendik utana usana. Sivas ellerinde sazımız çalındı da yutkunduk kaldık Yutkunduk kaldık her tuhaf ölümde biraz daha.
Karagüller kuşanıp çıkmalı değil miydik sokaklara Sessiz bir sitemle o gülü yorumlamalı değil miydik?
Göz ermez bir harita serdiler de önümüze “Haydi!” dediler. Uzundu yolumuz uzun; yorumsuz ve korkunçtu; bilmez değildik Ama çatlattık biz atımızı daha yolun başında; kaldık mı yayan. Aklımızı imbiklerden damıttık: hayat mı bu kadar mı çöl! “Gitsek mi, kuşkuluyum, ya yoksa?!” Demişti Adnan: “Ben dondum oysa yeryüzü sıcak Ölümün benden genç adı olmayacak.” demişti Adnan.
Adnan, "Ölümün benden genç adı olmayacak.” demişti.
MUAMMER KARADAŞ
|
Yorumlar
Yorum Gönder