BİR ÜLKE: AŞK
BİR ÜLKE: AŞK
I/ Gece yağmur, yağmur bir susuştur Deli bir coğrafyanın en ortalık yeri Her göz bir kan çiçeği, isyana kıvılcım Bir sözsüz sözler, neyi beklemeler ülkesi Susuştur, gözlerinde acı biriktiren çocuklar Ben ki ancak sesimle bastırırım sesimi Onlar yüreklerinde cehennemler kurarlar Biz sevgilim ancak ağlamaklı oluruz: susuştur Bu kara göçler, tutuklu yüzler ülkesi Susuştur, sararmış bir imgedir burada gül Kalmışlar soluksuz, derin bir kırmızıda Bir gecikmiş ergendirler, bir fısıltılar kuyusu Susuştur burada kıvılcımlar saçan her konuşma Her gülüş susuştur, eski uygarlıklardan kalma Gece yağmur, yağmur silaha çağıran susuştur Gece yağmur sevgilim, yağmur bir susuştur Deli bir coğrafyanın bu en ortalık yerinde BİR ÜLKE: AŞK II/ Gece yağmur, yağmur ikircikli bir susuştur Ve ateş ülkesi gittiğinden beri Deli bir coğrafyanın en ortalık yeri Bırakıp da gitmen beni, susuştur Savaş alanında silahsız ve gözlerinsiz Gitmen, ardından küller... ansızın İnceldiğim yersin derim, başka hiç: susuştur Durup durup resimlerinde ne bulurum Orda suya eğilmiş kızıl gelincik Susuştur, suya bakarım seni bulurum Hiç yoktan kuşlar boğazlarım yüzünde Hiç yoktan kanlar akar baktığım yerden Anla ki hepten susuştur seni sevmek Habire ayraçlar açıyorum ürkünç geceye Susarsam dişleri sızlar diye Habire ayraçlar açıyorum gözlerinle Ardından kar çiçekleri soluyor gecenin Akması içimin en kızıl cehennemine, susuştur Akması onun ve akışsız kalmam benim Öyle durgun, dağ başlarında unutulan göl İkide bir sen de düşmesen içine Ağır ağır dalgalandıran gül Aşk diyorum bütün resimlerimizde Nasıl da dökmüş taç yapraklarım üstümüze Aşk ki aramızdaki en konuşkan susuştur Kırmızı bir karanfildir ağzın, der ki -Herkesin özü kendine, sevişmektir bizimki! Giderken söylediğin her delice söz, susuştur Pasaportsuz bir yolcu değilim artık Hüznün kara elçisiyim beyaz ülkende Gece yağmur, yağmurlar ihtilaller doğurur Ve kızarır sabrım patlar bir gün halk Susuştur Resimlerine bakmak susuştur, gece yağmur Susuştur bakışlarımı ıslatan bu yağmur Hani işgalci bir ordudur kuşatır içimi Umarsız bir halk mıyım ki göz yumarım Biriktirerek içimde eski bir sabrı Çünkü hâlâ alışamadım çağdaş aşklara Hâlâ yağ diye koyarım lambama kahrı Dolu bir tüfek gibi kuşanıp da aşkı Çete savaşları vermem düşmana karşı Susuştur Gece yağmur, yağmur yalnızlığımı ıslatır Oturmuş yüreğime bembeyaz Karacadağ Oturmuş hüznüyle yalnızlığımı büyütür Öyle ürküyorum ki sesimden, bilsen Ardından bir ulu sevişmeler gecesinin Şiirlere büzüşüyorum bir ayaz gecede Hem ayrılık dediğin de ne Yaşama çağı çizen bir bıçak işte Susuştur, kabzasında diş izleri Gılgamış'ın |
Yorumlar
Yorum Gönder