Sevgili Sosyal Amca (15 Haziran 2016)

15 HAZİRAN 2017
Sevgili Soysal Amca,
Yine seninle ilgili bir şeyler istediler Soysal Amca; bilmem bir kitap için, bilmem bir dergide özel sayı için. (Yeni öğrendim ki yine bir kitap hazırlayacaklarmış seninle ilgili; şiir kitaplarınla birlikte basacakmış ünlü bir yayınevi. Yoksa, dedim, Soysal Amca ben de mi intihar etsem?! ).Oysa ben, seni içimde derin bir yerlere gömdüğümü, senden en azından görünüşte kurtulduğumu sanırken birileri kabuğu koparıp yaramı kanatmayı sürdürüyor.
Bu arada baktım da, inanılır gibi değil, sen bizi koyup gideli yirmi üç yıl (4 Eylül 1994) olmuş. Seninle geçirdiğimiz son yıl inanılmaz acılarla doluydu, biliyorsun; kendini ayağın yere değecek biçimde kalorifer borusuna asıp ölmekte ne kadar ısrarlı olduğunu göstermen ise bütün o acıların üstüne tuz biber ekti bizim için. Oysa sen, yaşamla ölüm arasında uzun süre sallanıp o korkunç bitişi yaşadıktan sonra tüm o yoğun acılara karşı bir utku kazandın. Biz ise, senden sonraya kalan biz ise, senin yaşadığın ve senden kalan acının dehşetiyle bir gölge gibi dirimsel varlığımızı sürdürüyoruz hâlâ.
Oldukça içine kapanık yaşayan ben, elbette senden kalanları (çocuğu ve kadını) arayıp sormadım hiç. Zaman zaman onlarla ilgili sağdan soldan duyumlar alsam da üstünde durmadım, kısmen de (küskünlüğüm nedeniyle) görmezden geldim. Kuşkusuz, acılarını ve son büyük kararını özellikle “kadın”a bağlasam da, bunların yeterli olmadığını; özellikle siyasi geçmişinin, cezaevi yaşantısının, kendinde bulduğun fiziksel kusurun ve sonraki us almaz yoksulluğunun, ayrıca dilim varmıyor ama, şiirde yaşadığın sıkıntıların bileşkesinin acılarına ve o dramatik sonuca yol açtığını anlayabiliyorum. Bunları ve daha başkalarını ortak arkadaşlarımızla uzun uzun konuştuk, çözümlemeler yaptık. Bunları ve çoğunu senin için daha önce yazdığım iki yazıda dile getirdim: Soysal Amca Kendini Astı (Varlık, sayı 1045, Ekim 1994; Bir Katılaşma Denemesi (İntihar Şairleri, Varlık Yayınları) Bunları söyleyebilmekle birlikte her intiharın kendine özgü olduğunu, ele geçmez dile getirilemez nedenleri olabileceğini de bilmiyor değilim; dahası, her ne kadar yıllarca dertleşmiş olsak da, son bir yılı hemen hemen birlikte geçirmiş olsak da, son üç dört ay boyunca intiharını elbirliğiyle ilmik ilmik dokumuş olsak da senin gibi bir bireyi anlamanın o kadar kolay olmayabileceğini, bunun beni aşabileceğini de biliyorum.
Neyse bunları çoktan geride bırakmış olmalıyım aslında ben. Aslında, artık senden sanat yapıtları çıkarmalıyız ki seni sonraki kuşaklara ulaştırabilelim: Bilmem film olur bilmem roman bilmem şiir. Seni başka türlü yaşatmak ne kadar olası bilmiyorum. Biliyorsun şiirin özgün ve estetik bir tabana oturmamış, bir ses yakalayamamıştı. Kendine özgü bir şiir dili kuramaman, şiirini bir doruğa ulaştıramaman acılarının başında geliyordu. Bir yandan şiirden vazgeçemiyor bir yandan da bütün çabalarına karşın şiirini olgunlaştıramıyordun. Sağdan soldan eş dost övgüsü alsan da acı gerçeği sen çok iyi biliyordun. (Ki bunları ve daha çoğunu aramızda uzun uzun konuştuk.) Şiirin, kısır bir memleketçiliği ve siyasetçiliği aşamıyor, sulu sepkenlikten kurtulamıyordu. İşte bir bakıma sen, intiharınla şiirindeki bu sıkışıklığı da aşmayı denedin. Hâlâ, içinde katılaşıp urlaşan acıların bir yanının yaratma sıkıntısı olduğunu düşünüyorum.
Sevgili Soysal Amca, daha önceki yazılarımda parmak bastığım siyasette boşlukta kalman, yoksulluk, çirkinlik sendromu ve elbette taşıran damla aşk’ın yanında şiirde yaşadığın bu boğuntuyu da intihar nedenlerin arasında saymam gerekiyordu. Senin en yakın arkadaşlarından biri olarak diğer konuların yanında bunu da uzun uzun konuşuyorduk. Bu konuşmalarımızın önemli bir tanığı Uğur Amca’dır (Haydar Oğur). (Biliyor musun sen gittikten sonra da uzun süre arkadaşlığımız, dostluğumuz sürdü Uğur Amca’yla. Sonra ne olduysa oldu benden buz gibi soğudu ve yaşamından sildi beni ve sonra da ortadan yitip gitti. Oysa, bilemezsin nasıl özlüyorum ikinizi de; hem sizi özlüyorum hem gençliğimi Soysal Amca.)
Şimdilik bu kadar yazabileceğim. Belki sonra, kim bilir…

Yorumlar

İzleyici Neye Bakıyor?