TÜKENEN Kül desek sızılmış geceler, ayrılık bıçakları Bir yangını süzeceğim parmaklarıma... gidiyorum Yıkık saat kulesine sığınıyorum küçük bir kentin Oturup seslerimize öykünüyorum, utanıyorum sonra Sıkıntılarına boş caddeler armağan edilen edilgen Kurumuş bir bozkırdan söz etsek, ağulanıp sussak
Bir yerlerinde ölmemiş bir kıvılcım olan kül Sussak deli bir deprem sokulacak umutsuzluğumuza Sence kana susamış bir tanrıça mıdır ay her akşam Ayrılacağım senden, öfkeyle bozkırı şaraba buluyorum Sen her hüznü ayak seslerinden tanıyamazsın her zaman Çünkü, bir salgın olacak korkunun tapınaklarında ölmek
Bakma kanımda deniz uyuyor, çılgın bir kedi gözü Dönek sevgililerin mercan çıplaklığı, inleyen imbat Bir karanfile tutunmak deniz ve tutsaklığı kelebeğin İnandığım deniz ve deniz üstüne bilse korsanlar sözü Öyle değil, yerleşmek için o yağmurlar gerek belki Gözaltlarım yosun eskisi barbar kentlerin ölü yüzü
Bir fakültenin boynunda uzun, kirli tırnaklarım Yerleşmek için gürültülü bir gülüş kıyısı, ekmek Omzun yaslı yaslanmalarıma ihanet eden öğrenci Nerede bir pembe, kanlı şatolar yıkılır üstüme Ağla alışkanlığına, şarkıları dinlesek kusarız Şarkıları dinlesek çakallar saldırır uykularımıza
Yerleşsem: solan alımlı bir çiçek gibi kararıyor hava Bir göçebeyim oysa ben, kimsesiz cesetler bıraktım Her kısa konaklamalarımda tam ölmemiş cesetler Hem kendi cinayetlerimden de bıktım, koşaradım bıktım Beni kim karşılar: iyot çılgınlığı, sarmaşıklar Gece zor, deri değiştirmeyi bilen yılanlara mı yanaşnmalı
Kenarda unutulmuş bir notum bile kalmamış uygarlığımdan Açıkça, düşsüz bir haçlılar ordusunun talanına göz yumdum
-- Bitti. kanatlarımı nereye, nereye bırakmalıyım
Muammer Karadaş
SU (Şiir Seçkisi): BEŞİNCİ KİTAP (Eylül - 1985)
|
Yorumlar
Yorum Gönder